Korku ve ümitsizliğin kol gezdiği, insanların hapse atıldığı, işkence gördüğü, öldürüldüğü bir dönemde bir film yönetmeninin hayatındaki açmazların ve verdiği mücadelenin hikayesidir. Nazım Hikmet hakkında bir film çekmek isteyen yönetmen, bunun için para bulmaya çalışmaktadır. (Ali Özgentürk'ün dördüncü filmi olan Su da Yanar, yönetmeni tarafından "lanetli filmim" diye nitelendirilir. Film, gösterime girdikten bir süre sonra önce Anadolu'da, daha sonra da İstanbul'da yasaklanmış ve kopyaları polis tarafından toplanmıştır. Özgentürk'ün de yargılandığı bir mahkeme sürecinin ardından resmen "aklanan" yapıt, bundan sonra da Japonların ellerinde bulunan negatifi "kaybettiklerini" açıklamalarıyla medyanın gündemine oturmuştur.)